Bolivya Orman Günlükleri

IMG_1436

29.9.2015

“Death Road”  macerasından sağ salim çıktım. Yoluma devam etmem için gereken canım yerimde olduğuna göre devam edebilme gücümle devam edeceğim. Aileme “ölüm yolu”ndan bahsetmedim. Öleceğimi düşünmemiştim çünkü. Bazen kendimi bencil mi hissetmem gerekiyor bilmiyorum. İnsanlar benim bencil olduğumu düşünebilirler. Öyle olmadığımı da kanıtlayamam ; zira insanlar sizi kendi anlamak istediğinden dahasını anlamak için  fazla yormuyor. Öyleymiş gibi rol yapıyorlar ; belki de gerçekten anlamak istiyorlar da; o bildiği sınırlardan çıkamıyorlardır kim bilir. İnsan için  kendi dünyasının doğrularından çıkmak büyük  bir hareket. Bilmediğiniz bir dünyanın kapısını aralamak kolay değil.

Bolivya’ya ormanlara gönüllü çalışmaya gidiyorum. Hayatımda ilk kez ormanda kalacağım için heyecanlıyım. Seyahat ettiğim otobüs 80’lerden kalmış gibi,   yolculuğum muhtemelen yirmidört saat kadar sürecek. Her yerde tıkış tıkış eşyalar , rahatsız bir koltuk ama  mutluyum. En önde oturan ailenin zannedersem dört-beş çocukları var ve otobüsün önündeki küçük alanda uyuyorlar. Pek rahatsız bir halleri olduğunu söylemek yalan olur; Abidin’in mutluluğun resmi tablosu gibi bir şey.  Tavukları ve üstlerinde yatan köpekleri eksik.

Belki de şu günleri büyüdüklerinde özlemle hatırladıkları anlar arasında olacak. Tıpkı bizim yaz  günü anneannemin evine doluşup sıcaktan bayılır vaziyette kaldığımız o günleri,  bugünlerde hep birlikte özlemle andığımız gibi.

Hala yoldayım. Yirmidört saat biter mi bu! Yol hep uçurum ve sisli. Yol bembeyaz, önümüzü görmeden gidiyoruz. Şoför gerçekten önünü görüyor mu emin değilim. Mola için bir yerde durduk; küçük  belde gibi bir yerdi. İnsanlar sokaklara kurulmuş masalarda yemeklerini yiyorlardı. Bir masada da bir aile açmış koka yapraklarını masanın ortasına; yanlarında da içkileri sohbet ediyorlardı. Görünce dayanamadım. Koka yaprağını böyle içkiyle çiğneyeni görmemiştim çünkü. Gittim yanlarına ; İngilizce anlamıyorlardı ama ne demek istediğimi anladılar. Ben de onların güleryüzünden  ne demek istediklerin anladım. Bana da koka yaprağı  ve içki ikram ettiler. Koka yaprağını nasıl çiğneyeceğimi gösterdiler. Ne güzel insanlar.

Uyuyakalmışım. Rüyamda anneannemi gördüm. Otobüste yanımdaymış, bir daha ölmesin diye ehliyet kemerini bağlıyordum sıkıca. Az yolum kaldı.

IMG_1554

30.9.2015

Ormana geldim. Ormana en yakın olan Rurrenabaque kasabasında otobüsten indim. Andres’le buluşacağımız yere gittim, diğer gönüllü çalışanlarla birlikte gelip beni aldılar.  Andres gönüllü çalışacağım projeyi başlatan kişi. Bir kedi,  dört köpek, iki maymun ve  bir sürü tavuk. Çocukluğumda söylediğim Ali Baba’nın Çiftliği’ni buldum sanırım.  Güzel bir proje yürütüyorlar burda. Bir kaç sene önce burda sel olmuş, bazı evler zarar görmüş bu selden. Onun tamiratı var bugünlerde. Bir de hayvan barınağı yapmak istiyorlarmış. Andres’in uzmanlık alanı maymunlarmış.  Ben de burda olduğum sürece artık ne iş olursa onlara yardım edeceğim. Her şey doğal burda. Ayakkabılarım da  çamur içinde. Daldan dala atlayan bir maymun var ,  adı Drucilla. Çok komik. Hava acayip sıcak. Sonunda aradığım havayı buldum. Hayat bu kadar basitken  neden zorlaştırıyoruz ki. Ne güzel yaşamlar var.

Ormanda ilk  günüm tek kelimeyle harika geçiyor. Akşam yemeği için bir sürü meyve- sebze doğradık, yemekler muhteşem. Benden başka altı  gönüllü  daha var. Avustralyalı bir çift, Hollandalı bir kız, bir İspanyol,  bir Belçikalı ve   İngiliz bir çocuk var. Herkes birlikte çalışıyor. Yemeği de hep birlikte hazırladık Akşam için kocaman bir Sangria yapıyoruz.

IMG_1761

1.10.2015

Dün gece hayatımın en garip uykularından birini uyudum. Şu anda cibinliğimin içinden  yatağımda yazmaya çalışıyorum bunları ve kafama maymun atlayıp duruyor. Drucilla odada en son kim kalırsa gelip onu uyandırana kadar üstünde zıplıyormuş. Uyanmama şansınız yok yani. Dün akşam yaptığımız Sangria’yı alıp sahile gittik ve ateş yaktık. Rio Beni kenarında sangria ve gitar eşliğinde güzel insanlarla sohbet etmek…İnsan  bazen yıldızlı bir gecede yüzünü gökyüzüne çevirip daha ne isteyebilirim ki diye soruyor.  Gecenin sonunda  sahile atılan ağaç gövdelerinin birinin üstünde  uyuyakalmışım. Gece odaya geldik; ama bütün gece yağmur yağdı. Boşuna yağmur ormanları  dememişler. Cibinliğin üzerine yılanlar mı örümcekler mi ne tip sürüngenler geldi gerçekten anlamadım. Bütün gece yağmur yağdı. Bizim kaldığımız oda da bambu gibi  doğal malzemelerden  yapılmış bir oda. Hayatımın tecrübesini yaşıyorum sanırım. Dün gece yıldızlar çok güzeldi ama. Uzun zamandır böyle bir gökyüzü görmedim.

Sonunda cibinliğimi tamir ettim. Maymun üzerinde zıplaya zıplaya düşürdü tavandan cibinliğimi. Üstelik cibinliğin her yerinde delikler var. Dünkü geceden sonra  deliklerini dikmeye karar verdim, ilkyardım çantamın içindeki lastik de cibinliği yukarı tutturmam için işe yaradı. Sanırım artık daha sağlam.

Bugün evlerden birinin mutfağının yerlerini yapmaya başladık. Çimento ve küçük parçalar halinde kırdığımız mermerleri dizdik mutfağın yerlerine. Maymun tatlı bir başbelası. Şu anda ben bunları yazarken defterimin sayfalarını karıştırıyor. Orman hayatı hiç kolay değil. Böcekler, kurbağalar, yılanlar, örümcekler.. Bunlarla yaşamak pek kolay değil gerçekten. İnternetim yok ama çok da ihtiyaç duyduğumu söyleyemeyeceğim. Her şeyden uzak olmak çok güzel. Sanki bir hayal kurmuşum da içine girmişim gibi.

IMG_1393

2.10.2015

Ormanda üçüncü günüm. Dün ilk geceye göre çok daha rahat uyudum ve çok korkmadım. Bugün muzlu ekmek yaptık. Tarifini buraya da yazacağım. Burda  koka yapraklarını karbonatla birlikte çiğniyorlar. Daha etkili oluyormuş  ya da tadı daha güzel oluyor diye yapıyorlar.  Hayat ormanda çok sakin ve farklı. Eskilerde yaşıyormuşssun gibi. Tüm zaman gerçekten benim. Tüm gün. Sabah çalışmaya başlıyoruz  sonra  öğle yemeği için ara veriyoruz. Hamakta sallanıp kitap okuyacak vaktim oluyor. Öğleden sonra tekrar işe dönüyorum. İnsan hayalini kuruyor ya bazen. Belki de daha uzun kalmalıyım burda. İnşaat işi, odun kesme ve köprü yapma gibi işler var ve biraz ağır geliyor bana. Şimdi işe dönme vakti.

Bugün odaya girdiğimizde bizi bir sürpriz bekliyordu. Arkadaşlarımın birinin  sırt çantasının üzerinde sevimli(!) bir tarantula geziyordu. Hiç bu kadar yakından inceleme fırsatım olmamıştı. Önceden minicik zararsız örümceklerden korkan ben değilim sanki. Değişiyor muyum?

IMG_1490

3.10.2015

Ormanda dördüncü günüm. Zannedersem artık buraya alıştım. Avustralyalı çift birbirinden ayrılıyor. Çocuk burda kalıyor, kız yoluna devam ediyor. Biriyle yola çıkıp yolda ayrılmaktansa tek başıma yola çıkmayı tercih ederdim. Kısa süreli tanıştığım ve kaynaştığım insanlardan  ayrılmak  bile bazen bu kadar zor gelirken; yola birlikte çıktığım biriyle hele de sevgilimden ayrılmak çok daha zor gelirdi sanırım.

Hep birlikte sabah beş  gibi uyandık. Ormanın  içine doğru yol aldık. Amacımız Alex’in ( Alex birlikte çalıştığımız burdaki yaşayanlardan biri) eşinin yaptığı muz yaprakları içinde pişirdiği ekmeklerden dumanı üstündeyken yemek. Tanrım! Hayatımda yediğim en güzel şeylerden biriydi.

Burası çok sıcak. Bugün ilk kez kasabaya indim, annemle konuştum. Annem Amazon Ormanları’nın belgeselini izlemiş. Ezgi o kadar çok canlı- böcek çeşitliliği varmış ki! diye korku içinde anlattı. Arkadaşlarımla mesajlaştım; ama pek bir değişiklik yok kimsede. Kasabada Cusco’da tanıştığım Aytekin’i gördüm. Orman turuna gelmişler. O kadar berbart bir haldeydim ki, muhtemelen kokuyordum da.  Burda Pampas turu ve diğer turları yapan bir sürü şirket var. 3 gün ormanda kalabiliyorsunuz. Nehre pirana tutmaya gidiyorsunuz, ormandaki maymunları ve diğer hayvanları görüyorsunuz. Gidenler çok eğlendiklerini ve sevdiklerini söylüyorlar.

Köpekler neden bu kadar hızlı nefes alıp-veriyorlar? Ayağımın ucunda uyuyan bir köpek var.  Burdaki yaşayanlardan biri de  Yeni Zelandalı kız. Tavuklara yem veriyor, dört köpek, maymun, kedi hepsine o bakıyor. İnsanlarla arası nasıl bilmiyorum ama hayvanlarla iyi olduğu kesin. Maymun kolundan ayrılmıyor hiç. Sürekli kızın kolunda asılı geziyor zibidi. Hayvanların bir çok açıdan insanlardan çok daha basit olduğu açık. Otuz yaşını geçtikten sonra kadınların yaşadıkları hisler milletine göre çok farklılıklar taşımıyor sanırım. Yeni Zelandalı kızın anlattıkları da bunu teyit nitelikte.

IMG_1527

4.10.2015

Ormandaki en unutulmaz günüm bugündü. Yaban domuzu avına çıkıyoruz, nehir kenarında gece yürüyüşü olacak dediler. Madem buraya kadar geldim, gideyim o zaman dedim. Tabi ben sürekli olarak nehrin içinden geçeceğimizi düşünmemiştim. Gece yürüşüne çıktığımızda çevremdeki herkes böceklerin, kurbağaların hatta bazı hayvanların peşinden koşturup duruyor, bir kısmını mıncıklıyordu. Baktım herkes bir elinde kurbağa, bir elinde değişik böcekler birbirine gösteriyor “Vay çok cool ” diyor, bir jaguar görsek diye dolanıyorlar. Kendimi buraya ait hissettiğimden çok emin olamadım.  Bu akşam da timsahlar, çeşitli kurbağalar ve ağaç üstünde gezinen bir karıncayiyen gördüğüm bir akşam oldu. Pantalonumdan sürekli olarak çıkardığım değişik böcekleri ve olmazsa olmaz sinekleri tabiki saymıyorum. Çalışma hayatımda bir değişiklik olmadığı için yazmıyorum.

IMG_1659

5.10.2015

Dün akşam yine cibinliğin üstündeki örümcek mi; yoksa yılan mı diye kendimden geçerek yatağın ortasına kıvrılarak uyuyakaldım. Yatağın ortasında cenin pozisyonunda cibinlikle temas kurmadan uyuma konusundaki yeteneklerimi geliştirdim.

Spor ayakkabılarım hala kurumamış. İki gün sonra yola çıkacaksam kurumaları benim için önemli  ;çünkü başka ayakkabım yok. Umarım gidene kadar kururlar. Bugün patika açmak için çalışmaya  ormanın biraz derinliklerine gittik,  Yolda bir jaguarın izine rastladık. Ayak izinin ya da eşelemesinin şeklini inceledik. Burası benim alanım girmeyin diye mesaj bırakmış. O alana girmemek gerekiyormuş ; ama biz girdik. Tüm bunları bizimle birlikte gelen oranın yerlisinden öğrendik. Sabahın çok erken saatlerinde  ormanın ortasındaki o yere gidersek bütün hayvanları görebilirmişiz; ama onları görünce kaçmayacakmışız. Pumayı  gördüm diyelim; öyle bakacağım. Pumalarla çalışan bir arkadaşımdan öğrendiğim kadarıyla bir pumanın gözünün içine bakmak  da çok mantıklı bir hareket  değilmiş. O arada beni yer mi ki bu diye düşünmekten ve aç olmamasını ummaktan başka şansım yok anlaşılan. Yine de yapmaya değer miydi bilmiyorum. Hayatımda ilk kez  yürüyen palmiyeleri gördüm. Yirmibeş metreye kadar büyüyebilen bu yürüyen palmiyeler, güneş ışığından faydalanabilmek için yılda bir metreye kadar hareket edebiliyorlarmış. Ormana bir kamera yerleştirip bu yer değişimini izlemek harika olurdu. Ormanda açai ve daha önce yemediğim ve şu an adını hatırlamadığım bir meyveyi yedim.  Ağaçlardan birinin içinden içmek için su çıkıyormuş, bizimle gelen yerli ağaçları iyi tanıdığı için ağacı buldu ve suyunu içtik. O kadar lezzetliydi ki. Bugünkü iş baya zorluydu. Öğleden sonra  Alex’in mutfağında inşaat işi yaptım. Yerlerin karoları bitti bugün. Yarın tamamen bitirmiş olacağız karo işlerini.

IMG_1774

6.10.2015

Bugün izinli günümüz. Bütün gün hamakta sallanıp, maymunla oynayıp, nehre yüzmeye gidebiliriz demek oluyor bu.  Günümüzü Andres’in oyunlarından birini oynayarak geçirdik. O kadar karışık bir oyundu ki; oyunun sonunda biraz anlamaya başladım. 3-4 saat sonunda yani. Sonra biraz ok atışı yaptık. Gerçi ben attım demek ok atanlara haksızlık olur.   Yayı tutmanın ve oku atmanın bu kadar zor olacağını düşünmemiştim. Hedefe atmaya değil, oku yaydan çıkarmayı başarmak için baya uğraş verdim.  Akşamına nehre pirana  tutmaya gittik. Bu piranalar et yemiyor; korkunç bir tarafı yokmuş. Ben pirana diyince sadece korku filmlerinde izlediğim piranaları düşündüğüm için ilk duyduğumda “nasıl yani suda pirana mı var” diye baya ürkmüştüm ; sonra öğrendim gerçekleri. Nehir fazla yükselmiş bugün, balık tutmaya gitmek için iyi bir gün değilmiş.

Bugün İngiliz bir  gönüllü kız katıldı aramıza. İşi bırakıp 3 aylığına Güney Amerika’daki bazı ülkeleri gezmeye gelmiş. Erkek arkadaşından bahsetti. İnsanların bir ilişki içerisindeyken böyle uzun bir yolculuğa tek başlarına çıkmaları beni şaşırtıyordu başlarda. Beni bağlayan hiçbir şey yokken tek başıma yola çıkmam şaşırtıcı ve cesurca bulunuyordu genellikle. Sonuçta kariyerimi, zamanımı ve geleceğimi  tehlikeye atıyordum. Bir de arkamda sevgilimi bıraksaydım insanlar muhtemelen ilişkimde sıkıntılarım olduğunu düşünürlerdi. Ben de öyle düşünürdüm belki. Şu anda böyle düşünmüyorum. İnsanların birbirine bağımlılıkları ve bağlılıkları farklı şeyler.

Burdan sonra Sucre’ye gitmeye karar verdim. Tabi ilk önce La Paz’a dönmem gerekiyor. Aynı uzun  yolculuk beni bekliyor; ama bir kere yaptım. İkincisi daha kolay olacaktır.

IMG_1706

Instagram: @yoldangecerken

Facebook: https://m.facebook.com/yoldangecerken/?tsid&source=resul

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir